Alışmışız ya kovalayan olmaya, bu sefer de koltuğu kaptırmamak için öyle bir 90 dakika oynadık ki; ‘çok kez git-gel’ler yaşadık.
Rakiplerimizin bize karşı sert oyunu, televizyonun maçı vermesi nedeniyle kendilerini gösterme çabası bize sıkıntı yaratıyor.
İlk 30 dakikada yokları oynarken, bir anda kanattan Bahattin’in müthiş pası, Guido’nun köşeye soğukkanlı plasesi hepimize oh çektirdi…
Tamam, gelir devamı derken, tam tersi oldu.
Oyunun kontrolünü golden sonra elimize aldık ancak bir türlü kanat ve merkezdeki organizasyonlarda başarılı olamadık. Rakip doğru kapanışlarla bize fırsat vermedi.
Rakibi hata yapmaya zorlayamadık… Oyun ikinci bölgede oynandı.
Pendik takımını tebrik etmek lazım, çok koştular, iyi mücadele ettiler, kolay kolay teslim olmayacaklarını gösterdiler ki; Kubilay ve Bahattin’in oyunda çıkışıyla oyunun kontrolü iyice elimizden kaçtı.
1-0 giden maçta ‘Kubilay-Bahattin’ değişikliği ile oyunun dengesini bozmak ne kadar doğruydu, tartışılır ama Ertuğrul hocanın şansı yanındaydı…
Baskı gördük, fırsatlar yakaladılar, atlatmayı başardık. Ercan’ın maç eksiği o kadar belli oldu ki; Ferhat’la Gökhan’a, sonrasında da yeni transfer Muhsin’in yükü ağırlaştı.
Sakatlanan Erkam üzdü, Veli Çetin ise ‘hazırım’ mesajını verdi.
Ayrı parantez; İbrahim Halil Çolak’a… Tecrübesini bir kez daha gösterdi; 6 ayına bir yıl daha opsiyonu şimdiden imzaladı.
Çolak, formayı yakında kapabilir, bu kim olur siz düşünün?
Kötü oynasak da önemli olan 3 puan değil miydi?
Evet, biz bunu başardık. Gerisi teferruat desek de, yine de tedbir almak gerekir.
Daha 15 final maçımız var. Hepsi birbirinden zor. Bu tür maçlarla daha çok karşılaşacağız.
Biz liderliği alışkanlık haline getirmeliyiz. Takım ruhunu sahaya yansıtmalıyız, daha çok koşmalıyız, daha çok mücadele etmeliyiz. Fırsatları değerlendirmeliyiz.
Nacizane fikrim; Kubilay ve Bahattin’e psikolojik destek verilmeli. Kafaları sahada değil.
Son sözümüzde; “Pendik’e lider geldik, lider dönüyoruz. Manisa düşünsün…” olsun…